DAVA ERİ OLMAK

Bizleri davası üzere yürüten, davanın sahibi ve bu davayı sonuca vardıracak olan Rabbimiz’ dir. (c.c) Madde ve mana aleminde ne varsa bütün herşey ona aittir.

Mal, mülk, ilim, makam, mevki hepsi Allah’ ındır. (c.c) Herşeyin sahibinin, Rabbimiz (c.c) olduğunu bilenler, benliğini nefsini farkedenler, ilmin kibrine, makamın kibrine, çokluğun kibrine, malın kibrine kapılmazlar.

Sahabe efendilerimiz, Müctehidler, Müceddidler, Evliyalar; yaptıklarını, insanlar görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler ve desinler için değil sadece ve sadece Allah’ın (c.c) rızasını kazanmak için yapmışlardır.
Bizim de amacımız yaptığımız her güzel şeyi Rabbimizin (c.c) nasip ettiğini bilip, insanlar
için ve nefsimiz için değil yalnızca Rabbimiz (c.c) emri olduğu için yapmaktır.
Davada asıl olan niyettir. Niyet gönülden Allah (c.c) için olmalıdır. Davaya dil ile değil gönülle niyet edilmelidir. Ancak o zaman Allah (c.c) için niyet edilmiş olur. Halis niyet gönülde hasıl olunca nefsin istek ve arzularına kapılar kapanır. Allah’ın (c.c) davasında artık birileri için değil sadece Allah (c.c) için yürünür.

Rabbimiz’ in (c.c) Kur’an-ı Kerim’de; ” Ey iman edenler! Allah’ın (c.c) (dininin/Kur’an’ın hayata hâkim olmasının) yardımcıları olun. Meryemoğlu İsa’nın havârilere: “Allah’ ın  (dâvâsın)da benim yardımcılarım kim (olacak)?” deyip de havârilerin de: “Allah (dâvâsın)ın yardımcıları biziz.” dedikleri gibi (ey müminler! Siz de öyle deyin). buyurmuştur.

Muhammed Mehdi’ ye (as.) imanla beraber
inananlar olarak bizlerin gayeside Allah’ın (c.c) emrine uyup, Rabbimizin (c.c) nasibiyle Rabbimizin (c.c) dinine yardım etmek, Allah’ın (c.c) rızasına erişmektir.

Buhâri, Müslim ve Ebu Davud, Hz. Ömer’den naklediyor:
Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. (Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11)

Peygamber efendimiz (s.a.v) ;
“Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” buyurmuştur.(Mecmeu’z-Zevâid, I/61,109
)

İnsan, ne kadar gayret ederse etsin, niyetindeki ameli yakalayamaz. Dolayısıyla, insanın niyetinin, ona kazandırdığı elbette yaptıklarından daha fazla olacaktır. Evet, işte bu yönüyle de mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır. Niyet halis ise kişinin ameli de halis olur.

Peygamber efendimiz (s.a.v) ;
“Dikkat edin! İnsanın bünyesinde bir et parçası vardır. Eğer o salah bulursa bütün ceset salah bulur; eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o, kalbtir.”  buyurmuştur.(Buhari, İman, 39; Müslim, Müsakat, 107; Müsned, IV/280).

Ruhunu farketmiş, hakikati keşfetmiş insanlar; ihlas sahibidirler. İhlasın olduğu kalpte kibir olmaz. İhlas bütün amellerin başıdır. Kalpte ihlas varsa bütün ameller makbüldür. Kalpte ihlas yoksa amellere nefis karışır, şirk girer. Yapılan bütün güzel Ameller boşa gider.

Rabbimiz (c.c) Muhammed Mehdi’ ye (as.) imanla birlikte, bizleri davası üzere seçtikten sonra davası üzere yürüyen bizlere, sonsuz kudretini, büyüklüğünü, yüceliğini farkedebilmeyi, ihlâsın

,huşunun,irafan’ın ne olduğunu idrak edebilmeyi ve hissedebilmeyi nasip etti.Bu hissiyatlarla bu dava da yürümek biz inananlara nasip oluyor elhamdülillah..

Rabbimizin (c.c) üzerimize yüklemiş olduğu bu davayı hakkıyla savunabilmeyi, rızasına
uygun bir hayatla yaşadıktan sonra rızasına ermiş olarak huzuruna varabilmeyi nasip eylesin. Amin…

Kulfani Rabbinekul

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like